Yapay zekâ insan yargıçların yerini alabilir mi? Bir zamanlar bilim kurguyla sınırlı olan bu soru, yapay zekâ sistemleri karmaşıklaştıkça giderek daha alakalı hale gelmektedir. Eric Posner ve Shivam Saran tarafından yapılan yeni bir çalışmada, gelişmiş bir dil modeli olan ‘GPT-4’ dikkatle kontrol edilen bir deneyde teste tabi tutularak bu soruya ışık tutulmaktadır.
Çalışmanın metodolojisi sadeliğiyle zariftir. Araştırmacılar, Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi’ndeki gerçek bir savaş suçları davasını kullanarak, iki temel faktörü manipüle eden varyasyonlar yarattılar: sanığın sempatik tasviri ve hukuki emsalin istikameti (the defendant’s sympathetic portrayal and the direction of legal precedent). Bu deneysel tasarım daha önce hem federal hâkimleri hem de hukuk öğrencilerini incelemek için kullanılmıştı ve yapay zekâ performansını ölçmek için değerli kriterler sağlıyordu. [Deneye ilham veren orijinal çalışmalar Holger Spamann ve Lars Klöhn tarafından yazılmıştır.]
Makaleden elde edilen sonuçlar çarpıcı bir model ortaya koymaktadır. GPT-4, davalının sempatik veya anlayışsız tasvirinden etkilenmeden kalırken yasal emsalleri sadakatle takip eden katı bir biçimci olarak ortaya çıkmıştır. Bu davranış, emsallere daha az bağlı kalarak sanığın karakterine önemli ölçüde hassasiyet gösteren insan yargıçlarla belirgin bir tezat oluşturmaktadır. İlginç bir şekilde, GPT-4’ün karar verme modeli deneyimli hâkimlerden ziyade hukuk öğrencilerininkine çok benziyordu.
Tecrübeli yargıçlar yerine yapay zekâ ile hukuk öğrencileri arasındaki bu uyum, yargısal bilgeliğin doğası hakkında derin soruları gündeme getirmektedir. Deneyimli hâkimlerin işlerinde genellikle hukuk öğrencilerine göre daha iyi olduğu önermesini kabul edersek, GPT-4’ün hâkimlerden ziyade öğrencilere benzerliği, yargısal karar alma kapasitesinde önemli bir sınırlama olduğunu göstermektedir. Yapay zekâ, uzun yıllara dayanan adli deneyimden kaynaklanan incelikli muhakeme yeteneğinden, yani emsallere sıkı sıkıya bağlı kalmanın ne zaman adaletsiz sonuçlara yol açabileceğini bilme yeteneğinden yoksun görünmektedir.
Araştırmacıların GPT-4’ü daha çok insan yargıçlar gibi davranmaya teşvik etme girişimleri aydınlatıcı olmuştur. Bir yargıç heyetinin nasıl karar vereceğini tahmin etmesini istemekten sempatiyi dikkate alması yönünde açıkça talimat vermeye kadar çeşitli karmaşık yönlendirme stratejilerine rağmen, GPT-4 yaklaşımında kararlı bir şekilde biçimci (formalist) olmayı sürdürmüştür. Sempatik faktörleri kabul ederken bile, onları her zaman yasal olarak ilgisiz olarak görmezden gelecektir. Bu, yapay zekânın biçimci eğiliminin, yalnızca farklı talimatlarla değiştirilebilecek yüzey düzeyinde bir davranış değil, mimarisine derinden gömülü olduğunu göstermektedir.
Bu bulgular, yapay zekânın adli karar almada hem vaatlerine hem de sınırlamalarına işaret etmektedir. Bir yandan, GPT-4’ün emsal kararların tutarlı bir şekilde uygulanması ve yasal koşulların kapsamlı bir şekilde dikkate alınması, onun belirli yasal bağlamlarda potansiyel faydasını göstermektedir. Katı kuralların uygulanmasının istendiği ve insani duyguların muhakemeyi gölgeleyebileceği durumlarda özellikle değerli olabilir [Ancak bu tür durumların çok fazla olduğundan şüpheliyiz.]. Öte yandan, hukuk dışı faktörleri anlamlı bir şekilde tartmadaki veya değişen sosyal bağlamlara uyum sağlamadaki yetersizliği, insan hâkimlerin rolünü tam olarak kopyalayamayacağını göstermektedir.
Bu çalışmadan belki de elde edilen en değerli kavrama, yargı karar alma sürecinin doğası hakkında ortaya koyduğu şeydir. Deneyimli yargıçların sıklıkla katı biçimsellikten sapması, bu tür sapmaların yargı sürecindeki kusurlar değil, bunun yerine onun temel özellikleri olduğunu göstermektedir. İnsan yargıçların hukuk kurallarını adalet ve sosyal bağlamın daha geniş kapsamlı değerlendirmeleriyle dengeleme yeteneği, onları adaletin etkili hakemleri yapan şey olabilir.
Bu, yapay zekânın insan yargıçların yerini almak yerine onları tamamlayabileceği bir geleceği göstermektedir. Yapay zekâ sistemleri rutin, kural tabanlı kararları ele alabilir veya kapsamlı yasal araştırma ve analiz sağlayarak yargıçlara yardımcı olabilir. Ancak, özellikle ayrıntılı yargılama veya hukuk dışı faktörlerin dikkate alınmasını gerektiren davalarda, insan yargıçlar nihai kontrolü elinde tutacaktır.
Anılan çalışma, Baş Yargıç Roberts’ın [2023 yılında “İnsan yargıçların bir süre daha ortalıkta olacağını tahmin ediyorum,” diye yazmıştı] yapay zekânın insan yargıçların yerini alması konusundaki şüpheciliğini doğrulamaktadır, ancak bunun nedenleri salt teknolojik sınırlamaların ötesine geçmektedir. Sorun yalnızca mevcut yapay zekânın yeterince gelişmiş olmaması değil; aynı zamanda yargısal karar alma sürecinin doğası gereği yapay zekânın taklit edemeyeceği, tamamen insana özgü bir yargı biçimi gerektirebilmesidir.
Bu sonuç, hem yargısal karar alma hem de yapay zekâ hakkında nasıl düşündüğümüz konusunda önemli çıkarımlara sahiptir. Bu, hukuk sistemindeki yapay zekânın amacının insan yargısal karar alma sürecini bütünüyle kopyalamak değil, insan yargısının benzersiz değerine saygı gösteren şekillerde desteklemek ve geliştirmek olması gerektiğini ileri sürmektedir. Yapay zekâyı yasal bağlamlarda geliştirmeye ve uygulamaya devam ederken, bu bakış açısını sürdürmek, teknolojinin yalnızca verimlilik amaçlarına değil adalet amaçlarına da hizmet etmesini sağlamak için çok önemli olacaktır.
Yavuz Akbulak
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
• Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
• Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
• Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte),
• Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve
• Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte)
başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
• Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003),
• Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004)
ile
• Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II;
• Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021);
• Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021);
• Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021);
• Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022);
• Ticari Mevzuat Notları (2022);
• Bilimsel Araştırmalar (2022);
• Hukuki İncelemeler (2023);
• Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024);
• Hukuka Giriş (2024);
• İşletme, Pazarlama ve Hukuk Yazıları (2024),
• İnterdisipliner Çalışmalar (e-Kitap, 2025)
başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 3 bini aşkın Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.