‘Kurumsal Şeffaflık Yasası’: Hâlihazırda Nerede Duruyor ve Alınan Dersler Neler*

Giriş

Kurumsal Şeffaflık Yasası (Corporate Transparency Act[1]), her ne kadar mahkemede itiraz edilmiş olsa da, ilk başta uygulandığı kuruluşların çoğu için hâlâ yürürlüktedir. Bu yazıda Kurumsal Şeffaflık Yasası’nın yeni kurallarının çevrimiçi hale gelmesinden bu yana yaşanan önemli gelişmeler özetlenmekte ve şirketlerin şu anda bilmesi gerekenler araştırılmaktadır.

Adından anlaşılmıyor ama 2021 tarihli Ulusal Savunma Yetki Yasası’nın (National Defense Authorization Act[2]) iş dünyası üzerinde önemli bir etkisi vardır. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Kongresi, 2020 tarihli Kara Para Aklamayı Önleme Yasası (Anti-Money Laundering Act[3]) ile birlikte yasanın bin 480 sayfasının yalnızca 22 sayfasında, şu anda Kurumsal Şeffaflık Yasası olarak bilinen şeyi oluşturmuştur.

Bugün, Kurumsal Şeffaflık Yasası’nın yürürlüğe girmesinden sadece birkaç ay sonra, çeşitli eyaletler onun ABD Anayasası’na uygunluğuna mahkemelerde itiraz etmiştir. Bu durumlar çözümlenene kadar şirketlerin Kurumsal Şeffaflık Yasası’nda belirtilen yükümlülükleri ya karşılaması ya da karşılamaya hazırlanması gerekmektedir.

1. Kurumsal Şeffaflık Yasası’nın Uygulanabilirliği ve Raporlama/Bildirim Yükümlülükleri [Applicability & Reporting Requirements of the CTA]

Kurumsal Şeffaflık Yasası, Amerika Birleşik Devletleri’nde iş yapmak üzere kurulmuş veya ticaret siciline tescilli/kayıtlı belirli kuruluşların, ABD Hazine Bakanlığı’nın Mali Suçları Uygulama Ağı’na (Financial Crimes Enforcement Network-FinCEN) bir gerçek yararlanıcı/intifa hakkı sahibi bilgisi (beneficial ownership information) raporu sunmasını gerektirmektedir. Kurumsal Şeffaflık Yasası’na tabi kuruluşlar arasında yerli veya yabancı olmalarına bakılmaksızın çoğu

  • Halka kapalı anonim şirketler,
  • Limited şirketler,
  • Komandit şirketler ve
  • Diğer benzeri kuruluşlar[4]

yer almaktadır. Raporlama yapan şirketlerin sunması gereken gerçek yararlanıcı bilgisi raporu, şirketin sahipleri, yönetimi ve şirketin kurulmasına yardımcı olan kişiler hakkında belirli bilgileri açıklar.

İntifa hakkı sahipleri, doğrudan veya dolaylı olarak rapor veren bir şirket üzerinde önemli bir kontrole sahip olan veya rapor veren bir şirketin sahiplik paylarının en az %25’ine (yüzde 25) sahip olan veya bunları kontrol eden kişiler olarak kabul edilir. “Önemli kontrol” tanımı oldukça belirsizdir, ancak bu;

1) Unvanına bakılmaksızın kıdemli bir yönetici olarak yetki kullanan;

2) Kıdemli bir yöneticiyi veya yönetim kurulunun çoğunluğunu atama veya görevden alma yetkisine sahip olan,

3) “Önemli konuları” (örneğin finans, işletme, yapı) yönlendiren, belirleyen veya bunlar üzerinde önemli etkiye sahip olan ve 4) borsada kote edilenlerin dışında şirket üzerinde önemli bir kontrole sahip olan herhangi bir kişiyi kapsar. [Bkz. 31 CFR § 1010.380(d-1-i-D) <https://www.law.cornell.edu/cfr/text/31/1010.380>].

Bu nedenle, yukarıdaki yönergeler açıkça karşılanmadığı veya aşağıdaki kategorilerden birine girilmediği sürece;

(i) Reşit olmayan çocuklar (bu durumda ebeveynlerin veya velilerin bildirimde bulunması gerekir);

(ii) Adaylar;

(iii) Kıdemli çalışanlar dışındaki çalışanlar;

(iv) Gelecekteki mirasçılar veya

(v) Alacaklılar[5]

rapor eden şirketin intifa hakkı sahibi olarak nitelendirilmekte ve bunların intifa hakkı raporuna dâhil edilmesi gerekmektedir.

Öncekine bakılmaksızın, Kurumsal Şeffaflık Yasası, diğerlerinin yanı sıra belirli vergiden muaf kuruluşlar ve diğer kuruluş türlerini de içeren “raporlama şirketi” tanımına ilişkin 23 adet muafiyet öngörmektedir.

Raporlama yapan şirketlerin gerçek yararlanıcı bilgisi yükümlülüklerine uymaları ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki ilgili kuruluş veya tescil tarihlerine bağlı olarak aşağıdaki zaman çizelgelerine uygun olarak gerekli başvuruları yapmaları gerekmektedir:

  • Şirket 01 Ocak 2024 tarihinden önce kurulmuş veya tescil edilmişse, gerçek yararlanıcı bilgisi raporunun bu yılın sonuna kadar sunulması gerekir.
  • Şirketin 01 Ocak 2024 tarihinde veya bu tarih sonrasında ve 01 Ocak 2025 tarihinden önce kurulması durumunda, gerçek yararlanıcı bilgisi raporunun kuruluş veya tescilden sonraki 90 gün içinde sunulması gerekir.
  • Şirketin 01 Ocak 2025 tarihinde veya bu tarih sonrasında kurulması durumunda ise gerçek yararlanıcı bilgisi raporunun kuruluş veya tescilden sonraki 30 gün içinde sunulması gerekir.

Gerçek yararlanıcı bilgisine ilişkin herhangi bir güncelleme, gerçek yararlanıcı bilgisi ile ilgili hatalar veya kuruluşun raporlama yapan şirket olarak statüsü ile ilgili değişiklikler, söz konusu değişiklikten sonraki 30 takvim günü içinde rapor edilmelidir. Mülkiyet bilgileri raporunun kasıtlı olarak rapor edilmemesi, tamamlanmaması veya güncellenmemesi ya da yanlış veya hileli gerçek yararlanıcı bilgisinin kasıtlı olarak sunulması veya sunulmaya çalışılması, hem hukuki hem de cezai olarak ciddi cezalarla sonuçlanabilir. Bu tür cezalar arasında;

  • Günlük 500 (beş yüz) ABD dolarından en fazla 10 bin ABD dolarına kadar para cezası ve
  • İki (2) yıla kadar hapis cezası

yer alabilir.

2. Kurumsal Şeffaflık Yasası ve Ulusal Küçük İşletmeler Birliği’nin Anayasaya Aykırılık Başvurusu [Unconstitutionality of the CTA & National Small Business Association]

ABD Alabama Kuzey Bölgesi Bölge Mahkemesi, 01 Mart’ta, Ulusal Küçük İşletmeler Birliği (National Small Business Association) tarafından açılan bir davaya[6] yanıt olarak Kurumsal Şeffaflık Yasası’nın anayasaya aykırı olduğuna karar vermiştir. Bu Birlik, küçük işletme savunuculuğuna odaklanan, Ohio’da yerleşik kar amacı gütmeyen bir kuruluştur ve anılan yasanın yürürlüğe girmesinden bu yana yasayı sesli bir şekilde eleştirmektedir. Ulusal Küçük İşletmeler Birliği ve birliğin üyelerinden biri olan Isaac Winkles, ilk olarak Kasım 2022’de açılan davasında, Kurumsal Şeffaflık Yasası’nın zorunlu kamuyu aydınlatma yükümlülüklerinin ABD Anayasası’nın I. Maddesi kapsamında ABD Kongresi’nin yetkisini aştığını ve Birinci, Dördüncü, Beşinci, Dokuzuncu ve Onuncu Yasa Değişikliklerini ihlal ettiğini iddia etmektedir. ABD Hükümeti ise, Kongre’nin Anayasanın üç bölümü kapsamında Kurumsal Şeffaflık Yasası’nı yürürlüğe koyma yetkisine sahip olduğunu savunmuştur:

(1) Kongre’nin dış ilişkilere ilişkin yetkileri;

(2) Kongre’nin Ticaret Şartı kapsamındaki yetkisi ve

(3) Kurumsal Şeffaflık Yasası ile oluşturulan FinCEN veritabanının bir amacının da etkin vergi yönetimine yardımcı olmak olduğundan, Kongre’nin vergilendirme ve Gerekli ve Uygun Hüküm düzenleme yetkisi.

Mahkeme, hükümetin tüm iddialarını reddetmiş olup; Ulusal Küçük İşletmeler Birliği ve Winkles ile aynı görüşteydi ve sonuçta Kurumsal Şeffaflık Yasası’nın Ticaret, Vergilendirme ve Gerekli ve Uygun Hükümler sınırları içine girmemesi nedeniyle anayasaya aykırı olduğunu ilan etmiştir. Mahkeme özellikle şunu tespit etmiştir: “(…) Kurumsal Şeffaflık Yasası, Anayasa’nın yasama organı sınırlarını aşmakta ve Kongre’nin politika hedeflerine ulaşması için gerekli veya uygun bir araç olacak herhangi bir sayılan yetkiyle yeterli bağlantıdan yoksun bulunmaktadır.” Mahkeme, vardığı sonuç göz önüne alındığında, Kurumsal Şeffaflık Yasası’nın Birinci, Dördüncü ve Beşinci Değişiklikleri ihlal ettiği yönündeki iddiaları ele almayı gereksiz bulmuştur. Daha sonra mahkeme, hükümetin Kurumsal Şeffaflık Yasası’nı yalnızca Ulusal Küçük İşletmeler Birliği ve Winkles için uygulamasını ve daha da önemlisi Kurumsal Şeffaflık Yasası’na tabi diğer kuruluşlara uygulanmasını kalıcı olarak yasaklamıştır. Ayrıca, bu davanın, bu dava ile ilgili herhangi bir olguya dayanılarak değil, yani yasanın kendisi üzerinden, özet kararla karara bağlandığı belirtilmelidir.

FinCEN, Mahkemenin kararına yanıt olarak, hükümetin ABD Temyiz Mahkemesi 11. Dairesi’ne temyiz başvurusunda bulunduğunu ancak dava devam ederken mahkemenin kararına uyacağını belirten bir bildiri yayınlamıştır[7]. Sonuç olarak FinCEN, Winkles’ın, rapor veren şirketlerinin veya Ulusal Küçük İşletmeler Birliği’nin Kurumsal Şeffaflık Yasası kapsamında herhangi bir kamuyu aydınlatma, rapor veya başvuruda bulunmasına gerek duymayacağını belirtmiştir.

FinCEN’in bu açıklaması çeşitli nedenlerden dolayı önemlidir ki; bunlardan en önemlisi, mahkeme tarafından verilen tedbir kararının, 50 eyaletin tamamında 65 binden fazla işletme ve girişimciye sahip bir kuruluş olan Ulusal Küçük İşletmeler Birliği’nin tüm üyeleri için geçerli olduğunun kabul edilmesidir. Bununla birlikte FinCEN’in, mahkemenin kararının yayınlandığı tarih olan 01 Mart 2024 itibarıyla mahkemenin ihtiyati tedbirini yalnızca Ulusal Küçük İşletmeler Birliği üyelerine uygulanacak şekilde sınırladığını belirtmek gerekir. Ayrıca, temyiz ve yukarıda belirtilen sınırlamaya ek olarak, hükümet, temyiz bekleyen mahkeme kararının ertelenmesini talep edebilir ki; bu, 11. Daire davayı karara bağlayana kadar kararın etkisini durduracaktır.

Mahkemenin kararının yalnızca Kongre tarafından kabul edilen federal Kurumsal Şeffaflık Yasası ile ilgili olması ve herhangi bir eyalette kabul edilen diğer benzer mevzuatı etkilememesi dikkat çekicidir. Mahkemenin kararından bu yana, çeşitli eyaletlerde Alabama davasına benzeyen ve Kurumsal Şeffaflık Yasası’nın anayasaya uygunluğunu sorgulayan başka davalar da açılmıştır. Bu nedenle şimdilik Kurumsal Şeffaflık Yasası’nın anayasaya uygunluğu tartışma konusu olmaya devam edecektir.

Alınan dersler ve sonraki adımlar

Kurumsal Şeffaflık Yasası’nın anayasaya uygunluğu henüz belirlenmemiş olsa da, Kurumsal Şeffaflık Yasası’na ilişkin son tarihler çoğu şirket için geçerliliğini korumaktadır. Alabama davasına ilişkin kararın dar kapsamı, FinCEN’in Alabama davasına ilişkin açıklaması ve hükümetin temyiz bildirimi ışığında, Alabama davasına dâhil olmayan veya 01 Mart itibarıyla Ulusal Küçük İşletmeler Birliği üyesi olmayan şirketler ve bireyler, Kurumsal Şeffaflık Yasası’na tabi olduklarını varsaymalıdır. Bu nedenle, Kurumsal Şeffaflık Yasası’na tabi olan tüm kuruluşlar, Kurumsal Şeffaflık Yasası’nın herhangi bir şartına kesintisiz olarak uymak veya uymaya hazırlanmak için gerekli tüm adımları atmaya devam etmelidir.

İşletme sahiplerine veya mevcut şirketlere, 01 Ocak 2025 son tarihine hazırlanmaya yardımcı olmaları için önerilen eylemler arasında diğer hususların yanı sıra aşağıdaki konular yer almaktadır:

(1) Kuruluşun Kurumsal Şeffaflık Yasası kapsamında raporlama yapan bir şirket olup olmadığının belirlenmesi;

(2) Kuruluşun Kurumsal Şeffaflık Yasası’nda belirtilen 23 adet muafiyetten herhangi birine uygun olup olmadığının belirlenmesi;

(3) Kuruluş üzerinde “önemli kontrole” sahip olan kişiler de dâhil olmak üzere, kuruluşun yapısının ve gerçek mülkiyetinin analiz edilmesi;

(4) Kurumsal Şeffaflık Yasası’nın gerektirdiği bilgileri elde etmek için intifa hakkı sahipleriyle koordinasyonun sağlanması;

(5) İhtiyaç duyulan tüm bilgilerin sağlandığından emin olmak için gerekli raporların hazırlanması;

(6) Güncellenmiş raporların FinCEN’e zamanında sunulmasını sağlamak amacıyla, kurumun intifa hakkı sahiplerinde gelecekte meydana gelecek değişiklikleri ve mevcut intifa hakkı sahiplerinde raporlanabilir değişiklikleri izlemek için uygulamaya koyabileceği yeni süreçlerin ve prosedürlerin değerlendirilmesi ve

(7) Kuruluşun kurumsal belgelerinin gözden geçirilmesi ve bunların Kurumsal Şeffaflık Yasası ile ilgili hükümleri içerecek şekilde değiştirilmesinin gerekip gerekmediğinin belirlenmesi.

Her ne kadar göz korkutucu görünseler de, basit varlık yapılarına sahip çoğu kuruluş için Kurumsal Şeffaflık Yasası’nın raporlama yükümlülükleri oldukça basittir. Kurumsal Şeffaflık Yasası’nın uygulanmasından bu yana gelen soruların sayısı göz önüne alındığında FinCEN, web sitesinde düzenli olarak güncellediği bir “Sık Sorulan Sorular” bölümü[8] oluşturmuştur. Bu bölüm oldukça bilgilendiricidir ve tüm ticari kuruluşlar ve sahipleri için iyi bir kaynaktır.

* Çevirenin Notu: “Kurumsal Şeffaflık Yasası” minvalinde çok sayıda ‘çeviri’ ve ‘derleme’ çalışmamızın, Legal Blog’da yayımlandığının belirtilmesi yerinde olacaktır. İlgi duyanların bu başlıkta Legal Blog’da arama yapmaları mümkündür.

[1] <https://www.fincen.gov/sites/default/files/shared/Corporate_Transparency_Act.pdf>

[2] <https://www.congress.gov/116/plaws/publ283/PLAW-116publ283.pdf>

[3] <https://www.fincen.gov/anti-money-laundering-act-2020>

[4] Bu dört işletme türünü içeren İngilizce metin şu şekildedir: [privately held corporations, limited liability companies, limited partnerships and other similar entities, regardless of whether they are domestic or foreign]

[5] (i)-(v) arasındaki şıklara ilişkin İngilizce metin şöyledir: [minor children (parents or guardians are required to report in this instance); nominees; employees, other than senior officers; future inheritors; or creditors]

[6] <https://law.justia.com/cases/federal/district-courts/alabama/alndce/5:2022cv01448/183445/51/>

[7] <https://www.hklaw.com/en/insights/publications/2024/03/federal-district-court-finds-corporate>

[8] <https://www.fincen.gov/boi-faqs>

Yavuz Akbulak
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
• Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
• Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
• Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte),
• Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve
• Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte)
başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
• Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003),
• Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004)
ile
• Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II;
• Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021);
• Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021);
• Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021);
• Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022);
• Ticari Mevzuat Notları (2022);
• Bilimsel Araştırmalar (2022);
• Hukuki İncelemeler (2023);
• Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024);
• Hukuka Giriş (2024);
• İşletme, Pazarlama ve Hukuk Yazıları (2024),
• İnterdisipliner Çalışmalar (e-Kitap, 2025)
başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 3 bini aşkın Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.